Her 10 Yılda Bir Boğmaca Aşısı Yaptırmamız Gerekli!
Solunum Derneği (TÜSAD), halk arasında genellikle çocukluk hastalığı olarak bilinen boğmacanın yetişkinleri de etkilediğini hatırlatarak, özellikle KOAH hastalarında riskin 3,6 kat daha fazla olduğuna dikkat çekti. TÜSAD KOAH Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Arzu Mirici, “Vaka sayıları artan ve 3-4 yılda bir salgına sebep olan boğmacayla mücadelede en etkin yol aşı. Her 10 yılda bir boğmaca aşısı olmak gerekiyor” uyarısı yaptı.
Pek çok kişi tarafından sadece çocuk hastalığı sanılan boğmaca, yetişkinlikte de insan sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. “Bordatella pertusis” adı verilen bakterilerin sebep olduğu bulaşıcı bir solunum yolu hastalığı olan boğmaca, özellikle çocukluk çağında ölümcül seyredebilen fakat aynı zamanda her yaştaki duyarlı kişiyi etkileyen bir hastalık. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) KOAH Çalışma Grubu, boğmacanın dünyada çok yaygın görülen bir hastalık olduğuna ve 3-4 yılda bir salgınlara yol açtığına vurgu yaparak, “Dünya genelinde boğmaca vaka sayıları artıyor” uyarısını yaptı.
Aşı En Etkin Korunma Yolu
Boğmacadan en etkin korunma yolunun aşı olduğunu belirten TÜSAD KOAH Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Arzu Mirici, aşılama takvimi ile ilgili şu önemli bilgileri paylaştı: “Ülkemizde boğmaca aşısı beşli karma aşı (Difteri-Boğmaca-Tetanoz-Hib- Çocuk Felci/DaBT-Hib-İPA) olarak doğum sonrası 2, 4 ve 6. Aylarda yapılır ve 18. aydan sonra tekrarlanır. 48. ayda dörtlü karma aşı (DaBT-İPA) şeklinde pekiştirme dozu uygulanır. Gebelerde her gebelik sırasında, erişkinlerde ise her 10 yılda bir Tdap (Tetanoz, Difteri, Boğmaca) aşısının yapılmasını öneriyoruz.”
KOAH Hastalarında Risk 3,6 Kat Fazla
Boğmacanın sıklıkla çocuklukta görülen bir hastalık olduğuna ancak özellikle KOAH gibi kronik havayolu hastalıklarına sahip bireylerde ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğini aktaran Mirici, şu ifadeleri kullandı: “KOAH hastalarında boğmaca enfeksiyonu sıklığı hasta olmayan bireylere göre 1,9–3,6 kat fazla. Yakın zamanlı bir çalışmada boğmaca tanısı ile hastaneye yatış gerekliliği doğan hastaların yüzde 18,8’inin KOAH tanılı hastalar olduğu görüldü. Boğmaca enfeksiyonunun sebep olabileceği öksürük ve nefes darlığı gibi semptomlar KOAH’a ait semptomlarla benzerlik gösterdiğinden boğmaca tanısının konması zorlaşıyor. Boğmaca etkenine maruziyet aynı zamanda KOAH hastalarında alevlenme sebebi de olabiliyor.”
Şu Belirtilere Dikkat!
TÜSAD KOAH Çalışma Grubu Sekreteri Doç. Dr. Burcu Arpınar Yiğitbaş ise boğmacanın ayırıcı belirtileri hakkında şu bilgileri verdi:
- Başlangıç döneminde grip benzeri şikayetler ve sonrasında gelen öksürük nöbetleri,
- Özellikle geceleri gelen ve 2-6 hafta arası süren öksürük nöbetleri,
- Gürültü, soğuk hava, fazla hareket, heyecan, ışık gibi çeşitli uyaranlarla tetiklenen boğulur tarzda öksürük,
- Öksürük nöbetleri sırasında kızarma, morarma ve boğulma hissi,
- Nefes verirken 5-10 kez art arda, kesik kesik, boğulur tarzda öksürük ve bunu izleyen derin ve sesli nefes,
- Atak sonunda hasta koyu kıvamlı, yapışkan, balgam. Balgamın yutağı uyarması ile görülen öksürük sonrası kusma da belirleyici bir işarettir.
KOAH ve boğmacanın ayırt edici özelliklerini de hatırlatan Yiğitbaş, şu önemli uyarıyı yaptı: “KOAH’ta öksürük genelde sabahları ve balgamlı olurken, nöbetler halinde gelmesi beklenmez ve hırıltı ve nefes darlığı eşlik eder. Öksürük nöbetleri öncesi boğmacada görülen gribal şikayetler KOAH’ta görülmez. Öksürükte artış, öksürük karakterinde değişme, günlük çıkarılan balgam miktarında artış, renginde değişiklik kişinin doktora mutlaka başvurması gerektiğini belirtir.”
Aşı Hastaneye Yatışları Azaltabilir
Yiğitbaş ayrıca kronik bir solunum rahatsızlığı olan KOAH hastalarının tanı ve tedavisinde aşılamanın önemine dikkat çekerek; şu noktalada dikkat çekti: “KOAH tanı tedavi ve takibine yönelik öneriler içeren GOLD (Global Initiative for Chronic Obstructive Lung Disease – 2022) rehberi, 2022 güncellemesinde KOAH hastalarına Tdap aşısının uygulanması önerisi getirdi. Aşı sayesinde KOAH hastalarında boğmacaya bağlı hastane yatışlarının ve alevlenmelerin önlenmesi hedefleniyor.”