Türkiye’de Rezerv Yeterliliği ve Ekonomik Değerlendirmeler
Türkiye’de rezerv yeterliliği ve ekonomik değerlendirmeleri keşfedin. Doğal kaynakların yönetimi, sürdürülebilirlik ve ekonomiye etkileri üzerine derinlemesine analizler ile ülkemizin geleceğine dair önemli bilgiler edinin.
Türkiye’de Rezerv Yeterliliği Üzerine Değerlendirmeler
Türkiye’de yerel seçimlerin ardından, Haziran ayında rezerv birikiminde hızlı bir artış yaşandı. Ancak, bu dönemde rezerv yeterliliği açısından önemli bir gösterge olarak kabul edilen IMF modeli tabanlı göstergede belirgin bir gerileme gözlemlendi. Turkey Data Monitor tarafından yapılan hesaplamalara göre, Türkiye’nin IMF rezerv yeterliliği göstergesi Haziran ayında yüzde 95,70 seviyesine geriledi. IMF tarafından belirlenen ideal rezerv yeterliliği aralığı ise yüzde 100-150 olarak kabul edilmektedir.
Haziran ayı itibarıyla diğer rezerv yeterlilik göstergelerinde de sınırlı bir gerileme kaydedildi. Özellikle, kısa vadeli dış borca oran olarak rezerv yeterliliği yüzde 60,41 seviyesine düştü ki bu gösterge için gereken minimum seviye yüzde 100‘dür. Ayrıca, yıllık toplam ithalatın dörtte birine karşılık gelen rezervlerin durumu da önemli bir değerlendirme kriteri olarak öne çıkmaktadır. Türkiye, Haziran ayında bu açıdan yeterli rezerv seviyesine ulaşarak yüzde 153,92 oranını elde etti.
Rezerv yeterlilik göstergelerini değerlendiren ekonomist Haluk Bürümcekçi, rezervlerin kalitesinin de kritik bir konu olduğunu vurguladı. Bürümcekçi, yabancı merkez bankaları ile yapılan swap anlaşmalarının önemli bir kısmının IMF’nin sepetinde yer almayan para birimlerinden oluştuğuna dikkat çekti. Bu bağlamda, son dönemde rezervlerde yaşanan hızlı artışa rağmen, yabancı merkez bankaları swaplarından arındırılmış toplam döviz rezervlerinin IMF yeterlilik göstergesinin 22 milyar dolar altında olduğunu ifade etti. Ayrıca, önümüzdeki bir yıl içinde vadesi gelecek dış borçların toplamının 108 milyar dolar seviyesinde olduğu belirtildi.
Bürümcekçi, KKM (Kur Korumalı Mevduat) yükümlülüklerine de dikkat çekerek, “Ödeme yükümlülüğü TCMB’de olan KKM büyüklüğünün 52 milyar dolar ile hızlı bir düşüş göstermesine rağmen hâlâ ciddi boyutta olduğu unutulmamalıdır.” dedi. Bu durum, yurtiçinde ters dolarizasyonun sürmesi ve yurtdışı yerleşik portföy akımlarının güçlü bir seyir izlemesi halinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) rezerv biriktirme konusunda halen geniş bir manevra alanına sahip olduğunu gösteriyor.