Ebruli (Ebru Satıcı)
Yeşil ile mavinin buluştuğu, göz kamaştırıcı doğal güzellikleri ile insanı hayran bırakan şirin mi şirin küçük bir kasabada yaşıyorum. Şirin ve küçük dediğime bakmayın birçok kültür ve uygarlığa ev sahipliği yapmıştır burası. Tarihi zenginliği ile de dikkat çeker.
Ebru Satıcı Kimdir?
Özellikle Kurtuluş Savaşı döneminde vatan için ellerinden geleni yapan, bu vatan için canını dişine takan, kar kış ve soğuk demeden, kendi evlatlarını ve kendilerini düşünmeden her şeyi göze alıp bu ülke için savaşan ve mücadele eden, güçlü yanları ile cesur yürekleri ile savaşan kadınlarımızın yani Şehit Şerife Bacı’nın ve Halime Çavuş’un memleketi Kastamonu da yaşamaktayım.
Bilgimi geliştirmek, daha çok bilgi sahibi olmak, araştırmak ve öğrenmek, akademik bir kariyer sahibi olmak için Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalı Yüksek lisans öğrenimimi sürdürmekteyim. Ad Alan Kadınlar Portalın da yer almak benim için büyük bir onur ve mutluluktur. Bu Portal da yer almamı sağlayan, benim için özel bir yeri olan saygı değer hocam Esra Dursun’a çok teşekkür ederim.
Bu yazımda mit ve Eski Yunan Mitolojisinde Kadının yaratılışından söz edeceğim. Eski çağlarda, efsanelerde, mitolojide kadından nasıl söz edilmiş, kadına hangi görevler verilmiş, bunlara dikkat çekmek ve mitolojiye ilgisi olan okurlar için bu konuyu ele almak istedim. Kastamonu’da akademik kariyerime başladığım günden beri tecrübeleri ile bana ışık tutan, bilgi ve deneyimlerini her zaman bana aktaran, bana ilham ve yön veren, olumlu ve yapıcı eleştirileri ile beni yönlendiren, eğitim hayatım boyunca desteklerini esirgemeyen, Felsefe bölümünün duayenleri olan, saygı değer Kastamonu Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Sacit Keseroğlu ve tez danışmanım olan tez sürecince bana yardımcı olan saygı değer Kastamonu Üniversitesi öğretim üyesi Doc. Dr. Bilal Yurtoğlun’a teşekkür ederim. Sevgi ve saygılarımla
Eski Yunan Mitolojisinde Kadın
Eski Yunanca’da mitos (mith), epos, ve logos terimleri söz anlamına gelmektedir. Ancak her birinin taşıdığı anlam birbirinden farklıdır. Mitos, masal ya da efsane; epos, şiir ve ezgide uyum anlamına gelirken, logos ise gerçeğin insan diliyle aktarılması düşünce, mantık anlamına gelmektedir. Mitoloji,bir toplumun manevi değerlerini yansıtan öyküler(mit) üstüne yapılan çalışmalar bütünüdür. Bu öyküler bir toplumun dünya görüşünü ve önemli inançlarını temsil ettikleri için o toplumun kültürü tarafından değer verilen ve korunan insani deneyimlerin birer simgesidir. İnsanları büyük bir evrenin bütünleyici bir parçası olarak tanımlar ve yaşamın içindeki gizemli ve görkemli her şey için bir “huşu” duygusu verir. Mitler, efsaneler, destanlar kadın ile erkeğin, gerçek ile abartının, savaş ile barışın hem yaratıcısı, hem de aktarıcısıdır. Ancak mitler evrenin, tanrıların, insan ve diğer bitki, hayvan olarak canlıların nasıl yaratıldığını anlatırlar. Bu açıdan destan ve masallardan ayrılırlar.
Her toplumun farklı bir mitolojisi vardır. Her toplumun tarihsel-toplumsal mirası, kültürel kodları kendi içsel dinamikleriyle farklılık göstermektedir. Bu farklılıkların içinde kimi durumların benzerlikler gösterdiğini görmekteyiz. Özellikle kadınlık ve erkeklik rollerinin betimlemelerinde erkek cinsi sıklıkla cesaret, onur, zafer, güçlülük… gibi toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin “erkeksi” niteliklere vurgu yapılırken; kadın cinsinin betimlenmesinde kullanılan tanımlayıcı öğeler sıklıkla güzellik, sabır, bekâret, namus, ağırbaşlılık, sadakat… gibi “kadına” yüklenen özelliklere çağrışım yapmaktadır. Mitoloji bu konuda kültür ve coğrafi farklılık göstermemek üzere toplumsal cinsiyet üzerinde pekiştirici bir ögedurumuna gelmiştir.
Kadın eski cağlardan günümüze kadar tartışmanın odağı olmuştur. Eski yunan mitolojisinde doğa ile ilgili olan kadın kimiyönlerden kutsanırken kimi yönlerden de kötülenmiştir. Kadın doğurganlığı ile bolluk ve bereketi temsil ederken aynı zamanda da güzelliği ile baştan çıkarıcı ve eksik olduğu söylenmektedir. Yunanlılarda yaratılış tapılanın tanrıca olduğu ana yönetimdeki toplumdan tapılanın tanrı olduğu baba yönetimdeki topluma doğru kaymıştır. Buda bize mitolojinin tüm dünyada, ataerkillikten önce anaerkilliğin egemen olduğu bir dünya görüşü ile başladığını göstermektedir. Anaerkil dönemin varlığı doğu ve batı mitolojilerinde de vurgulanmaktadır. Anaerkil toplumlarda “Ulu Tanrıça”, yada “ Ana Tanrıça” yani “ Doğa Ana” yaşam veren en üstün tanrı olduğudur. Kraliçe, Ulu Tanrıça’nın kişileşmiş halidir ve büyük bir ekonomik, toplumsal ve dinsel güce sahiptir. Böylece anaerkil toplumlarda bütün kadınlar değerlidir ve birçokları önemli konumlara ulaşmışlardır. Yunan mitolojisinde toprak ana Gaia ilk Ulu Tanrıça/ Ana tanrıcadır. Ulu Tanrıçaya tapıldığı dönemde Yunanlılar tarıma dayalı bir yaşam sürdürmekte ve toprağı gözetip bereketini artırdığı için tanrıya tapmaktadırlar. Toprağın bitki vermesi ile kadının doğurması arasında bir bağ kurulması nedeniyle toprağın ruhunun kadın olduğuna inanılmaktadır ve Yunan mitolojisindeki birçok kadın tanrıçanın yeri ve görevleri vardır. Örneğin; Rheia ve Demeter, dişi tanrılar veya tanrıçalar olarak Ana Tanrıça/Toprak Ana veya Bereket Tanrıçası olarak bilinmektedir. Bitki ve sebze üretimini kadınlar kanalıyla yapılması geleneğinin sürdüğünü gösterir bu bize. Diğer bir tanrıça olan Hera, evlilik ve doğum tanrıçası olarak betimlenmektedir ve evlilik ve doğumun açıkça kadınların ilgisi olduğu ve görevleri olarak betimlenmektedir. Athena, Artemis ve Hestia başta olmak üzere birçok tanrıça da bakirelik vurgusuyla yüceltilmiş, bekâret olgusunun kadının sorunları ve zorunluluğu olduğuna atıfta bulunulmuştur. Athena sadece bakireliği ile değil savaşçı özelliği ile de ön plana çıkmaktadır. Kadının “şeytani bir zekâya” ve “tehlikeli bir dişilik ve kadınsılığa” sahip olduğu fikri de, ilk ölümlü kadın olan Pandora’nın çekici bedeninde vücut bulmuştur. Adaleti ve hukuk’u ile dikkat çeken başka bir tanrıca ise Themis’tir. Terazi adaleti ile simgelenirken elindeki kılıç ile de adaletinin keskinliğini göstermektedir.
Yunan Mitolojisinde Kadının Yaratılması
Başlangıçta Khaos yani boşlukta yaşanan karmaşadan 3 varlık ortaya çıkar.Gaia/toprak, yer altı dünyasının en derin ve karanlık bölgesini yöneten Tartoros ile eşsiz güzelliği pek çok ölümsüz tanrının kaynağı olan Eros/Aşk. Daha sonra Gaia (yer, toprak); eşi olmadan, Uranos (Gökyüzü Tanrısı), Ouera (Dağlar) ve Pontos’ (Deniz) u doğurmuş, ve her yönden kendisini sararak ölümsüz varlıklara bir barınak sağlaması için Uranus’u kendisine eşit kılmadı ve denk tuttu daha sonra Uranos onun hem eşi hemde gökyüzünün ve evrenin hükümdarı olmuştur. Ana Tanrıça, toprak gibi verimli ve üretken olup, evreni tek başına doğurarak yaratmıştır.
Zeus khaos yerine kozmosu getirmiştir. Babası Kronos’akarşı giriştiği hükümdarlık savaşını kazanan Zeus, mitolojinin ataerkil düzenini ortaya çıkartmıştır. Anayanlı yapıyı ortadan kaldırmak için önce kadını değersizleştirme politikasını yürüten akıl, Zeus’un kadının tohumunu çalarak onun yerine kendisinin gebe kalıp çocuk doğurabilecek noktaya gelebilmesi, kadının en doğal özelliğinden yok edip onu yoklukta eşitleme girişimidir. Zeus bu olaydan sonra baş ağrısına yakalanarak başının ağrısının geçmesi için başında baltayla bir yarık açılması sonucu Athena/ Savaş dünyaya gelmiştir. Bir mitte (aynı durum Hiti mitolojisinde de vardır) böylece bir doğum tanrı tarafından gerçekleşmiştir.
Mekone’de çatıştığı zamanlardı o zamanlar, O günlerden bir gün, Prometheus yaranmak için Koca bir öküzü ikiye bölüp getirdi sofraya: Zeus’u aldatmak istiyordu aslında; Öküzün yarısı yağlı etler ve bağırsaklardı Karın derisinin altında saklı, Öbür yarısıysa yalın kemiklerdi sadece Ak yağlar altında kurnazca saklanmış. Bunun üzerine tanrıların ve insanların babası:”Ey İapetosoğlu, soyluların soylusu, dedi ona, Hiç de haklı bir paylaştırma değil bu, dostum.” Böyle alaylı alaylı konuştu engin akıllı Zeus, Sinsi düşünceli Prometheus hafifçe gülümseyip Kurnazlığını saklamaya çalıştı ve dedi: “Ulular ulusu Zeus, ölmez tanrıların en şanlısı, Göğsündeki yürek hangi payı istiyorsa onu al!”Böyle dedi içinden pazarlıklı Prometheus Ama engin akıllı Zeus anladı. Kurnazlığını ve başladı için için kurmaya Ölümlülerin nasıl hakkından geleceğini. İki eliyle kaldırdı öküzün ak yağlarını; Öfke sardı içini, safrası kabardı Görünce öküzün yalın kemiklerini, Apaçık ortaya çıkan sinsi kurnazlığı. İşte bu yüzdendir dünyada İnsanoğullarının Kurbanların yalın kemiklerini yakmaları Duman duman sunaklarda tandır için. Bulutları devşiren Zeus kızıp dedi: “Ah İapetosoğlu, bilmişlerin en bilmişi seni, Sinsi kurnazlığında inat ediyorsun demek, dostum.” Böyle konuştu öfkeyle, hiç yanılmayan Zeus, Ve o günden sonra, unutmayıp bu oyunu Kayın ağaçlarının üstüne salmaz oldu Dünyalıların işine yarayan ateşi. Ama İapetos’un yaman oğlu bir oyun daha etti: Bir kamışın içinde aldı kaçırdı coşkun ateşin pırıl pırıl kıvılcımını. Ve bulutlarda gümbürdeyen Zeus En derin yerinden yaralandı ve kızdı Görünce ölümlü insanların arasında Ateşin yandığını pırıl pırıl. Ve hemen, kazandıkları ateşe karşılık, Bir belâ yarattı insanoğullarına Ünlü topal Hephaistos Zeus’un buyruğuyla Kız oğlan kız bir varlık yarattı. Gök gözlü tanrıça Athena da urbalar giydirip bağladı belini alnından aşağı Öylesine bir duvak düşürdü ki, İşlemeleri bir şenlikti gözler için. Pallas Athena bir çelenk koydu başına Çayırların taze çiçekleriyle bezenmiş. Bir de altın taç koydu ki başına, Ünlü topal kendi usta elleriyle yapmıştı onu, Babası Zeus’a beğendirmek için kendini. Bu taçta neler vardı görülesi, neler, Toprağın, denizlerin beslediği bir sürü yaratıklar. Binlercesini koymuştu içine Hephaistos, Büyülü, pırıl pırıl bir gerdanlıktı bu Canlanacak, konuşacak gibi nakışları. Ve Zeus bir nimete karşılık Böylesine güzel bir belâyı yaratınca, götürdü onu tanrıların ve insanların önüne Tanrı kızı gök gözlü Athena’nin bütün süsleriyle. Ölümsüz tanrılar ve ölümlü insanlar şaşakaldılar görünce bu aldatıcı güzelliği, İnsanları baştan çıkaracak olan Bu derin, bu sonsuz büyü kaynağını. Çünkü bu kaynaktan çıkmıştır aslında O kadın dediklerimizin belalı soyu, O ölümlü insanların baş belâsı. Fakirliğe bir türlü alışamaz kadınlar, Hep bolluktur onların özledikleri. Nasıl ki arı oğullarının sığındığı yerde Hep beslerse verimli bal arıları İşi gücü kötülük olan yaban arılarını, Bal arıları her gün güneş batıncaya dek Bembeyaz petekleri öre dururken Ötekiler sığınıp kovanların içine Başkalarının emeğiyle beslenirler. İşte bunun gibi bulutlarda gümbürdeyen Zeus Yarattı baş belâsı olarak Kadınlar soyunu ölümlü insanlara, o kadınlar ki kötülüktür işleri güçleri İyiliğe karşı kötülük sağladı onlarla.
Yunan Mitolojisinin Tanrıçaları
Annelik ve Bereket Tanrıçası; Demeter ve Persephone
Mitolojinin “kadınsı” vurgularından birini de, İkinci büyük Ana Tanrıça olan Rhea’nın kendisi gibi Toprak/Bereket/Ana Tanrıça olan kızı Demeter ve onun da kızı olan Persephone’un anne-kız ilişkisinde açığa çıkmaktadır.
Demeter, mevsimleri döndüren, yaşamı devam ettiren armağanları veren Ana Tanrıça olarak, ölümlülerin en çok sevdiği tanrıçasıdır. Çiftçiler, Ulu Tanrıça’ya dualar eder, teşekkür mahiyetinde her akşam sofralarına fazladan bir tabak koyarak tanrıçayı memnun ederlermiş. Demeter, sevecen, merhametli, nazik, ancak aynı zamanda gökyüzünün güçlü efendisi Kronos’un kızı ve Yüce Zeus’un kız kardeşidir. Demeter’in ölümsüz yaşamındaki tek neşesi, Zeus’tan olma kızı Persephone her gün yaptığı gibi eline bir sepet alıp kırlarda gezinerek çiçek toplar. Arzu Tanrıçası Afrodit ve Aşk Tanrısı Eros Karanlıklar/ Yer altı Tanrısı Hades günışığını çok seven Persephone’yi yeraltına kaçırır. Kızının kaçırılması ile kahrolan ve kızını bulamayan toprak ana Demeter tüm ölümlülerin cezalandırarak toprağı kurutur ve mahsul alınmasını engeller. insanlığı bu şekilde cezalandıran Demeter, sonradan yılın bahar aylarında dahi olsa kızına kavuşmanın sevinciyle yeniden dünyayı güneşe boğar ve toprağı bereketlendirir. Buda bize bir tanrıçanın annelik içgüdüsünün ne kadar yoğun olduğunu ve çocuğuna yoğun bir sevgi ile bağlı olduğunu gösterir. Çocuğunun kaybının üzerine dünyayı bereketlendiren “Toprak Ana” her şeyi kurutur ve yaşanmaz bir hale getirir ama her şeye rağmen çocuğunun bulunması ümidiyle dünyayı yeniden yaşanacak hale getirir ve bereketlendirir.
Aile ve Evlilik Tanrıçası; Hera
Hera zeus’un karısı: Okeanos ile Tethys tarafından büyütülmüştü. Şairlerin pek ilgisini çekmemiş bir tanrıça olan Hera, ilk şiirlerinden birinde şöyle anlatılır:
“Altın tahtlı Hera, ölümsüzler kralice, Güzellikte en üstünleri, yüce tanrıça, Ulu olympos’dakilerin hepsi sayarlar seni Gökler tanrısı Zeus kadar bağlıdırlar sana.”
Bu yüce tanrıça Zeus’un aşk serüvenlerine adlarıkarışankadınları cezalandırmakla ün salmıştır. Suçlu olup olmadıklarına, Zeus tarafından kandırılıp kandırılmadıklarına bakmamıştır bile. Yalnız o, kadınların çocuklarına da kötülük etmiştir. Hera’nın kıskançlığı ve kini yüzünden Troiaşehiri yakılıp yıkılmıştır.Hera kahramanları ve kahramanlığı desteklememiştir. Yine de her evde saygı gösterilirdi kendisine buda evliliğin ve evli kadınların koruyucusu olmasına bağlanabilir.
Bakire Tanrıçalar: Athena, Artemis, Hestia
Mitolojide Zeus’un bakire kızları olarak yer alan Artemis, Athena ve Hestia bakirelikleri dışında da farklı görevler edinmişlerdir. Athena; Zeus’un kızıdır. Bebek olarak değil büyümüş olarak zırhlar içinde çıkmıştır. Ülkeyi saldırılardan koruyan bir tanrıçadır. Athena’nın başka bir özelliği ise şehir tanrıçası olmasıydı; uygarlığın el sanatlarının, tarımın koruyucusu, dizginin yaratıcısıydı; atları ilk ehlileştiren odur. Yunan ve Roma mitolojilerinde Akıl Tanrıçası olarak da bilinmektedir.
Artemis; Apollon’un kız kardeşidir. Kadın olmasına rağmen tanrılar içinde baş-avcı Artemisti. Çok iyi bir avcıydı. Gençleri ve yavruları severdi. Artemis ay anlamına gelen Phoibe ve Selene adlarını almıştır. Aslında Phoibe bir Titan Selene de Apollonla ilgisi olmayan bir Ay Tanrıçasıdır.
Elinde gümüş yayı temsil edilen ve Av Tanrıçası olarak da bilinen aynı zamanda efsaneye göre annesi onu sancısız dünyaya getirdiği için, Doğum Tanrıçası olarak da tanımlanmaktadır. Bu anlamda görevi, biyolojik ve ruhsal balgamda zorlu ve sancılı gecen gebelik ve doğum zamanında kadınların acısını azaltmak ve sağlıklı çocuklar doğurtmaktır.
Hestia; Evin, yuvanın koruyucusudur. Bu yüzden ocak tanrıçası diye de bilinir. Bütün yemekler ona bir sunu ile başlar bir sunu ile biterdi;
“ Hestia, insanların ve ölümsüzlerin evlerinde, en yüce yer senindir, sunulan tatlı şarap, yemekte sunulan sana dökülmüştür. Sensiz ölümlüler de şölen vermez tanrılarda”
Bu üç tanrıçada Afrodite’nin oyunlarına gelmeyip aşk tuzaklarından kanmayan aşktan daha önemli ve onur verici işlere yönelmişler, kadınsılık yönlerini daha çok savaşa olan tutkularına, zanaat ve sanat işlerine yönelip toplumsal alanda saygı görülen ve değer verilen tanrıçalar olmuşlardır.
Aşk ve cinsellik tanrıçası; Aphrodite
Ölümlülerin de, ölümsüzlerinde akıllarını çelen Aşk ve Güzellik Tanrıçasıdır. Kalplerine girdiği kimselere alayla gülen kahkaha atan, karşı konmaz tanrıçadır. Aphrodite aşk Tanrıçası olup, insanların birbirlerine sevgi ile yaklaşması için üzerlerine aşk iksirini damlatan, çiçekleri ve ağaçları baharda rengârenk donatarak, doğayı canlandıran üretken bir Tanrıçadır. Efsaneye göre dalgaların köpüğünden doğmuştur. Bir ilkbahar sabahı, Kıbrıs adası kıyılarında kıpırtısız olan deniz birden bire köpüklü beyaz bir dalga ile hareketlenir. Bu dalga ile birlikte bir sedef kabuğu kıyıya vurur. Sedefin kapağı açıldığında içinden güzeller güzeli Aphrodite çıkar. Beraberinde aşk tanrısı olan oğlu Eros da vardır.
Adalet Tanrıcası; Themis
Hukuk ve adalet tanrıçasıdır. Themis’in kader ve düzen tanrıçalarını doğurduğu iddia edilir. Adalet ve düzeni temsil eder. Themis çoğunlukla bir elinde kılıç diğer elinde terazi bulunan ve gözleri bağlı olarak tasvir edilir. Terazi adaleti ve bunun dengeli şekilde dağıtılmasını simgelerken diğer elindeki kılıç ise adaletin keskinliğini simgelemektedir. Kadın adaletin kaynağı olarak gösterilmiş ve simgelenmiştir ve toplumdaki dengeyi sağlayan, düzenin kaynağı olarak da gösterilmektedir.
Eski Yunan mitolojisinde kadın hem kıskançlığın, kötülüklerin, kurnazlığın kaynağı olarak gösterilmiş hem de en çok arzu duyulan ve küçük düşürülen bir varlık olarak gösterilmiştir. Kadın yaşamın kaynağı, güzellik, aşk, sevgi, adalet, hukuk, neşe saçıcı, savaşçı, sanat ve zanaat alanında önemli işler yapan, bereketi ve bolluğu simgeleyen, anaç ruhlu, kutsallığı ile ön plana çıkan, evi ve evliliği koruyan özellikleri ile de dikkat çekmektedir. Toplumsal alanda saygı görülen önemli ve onurlu bir yere de sahiptir.