İzmir Depremi Ve DASK’ın Hayatımızdaki Önemi
İzmir Depremi sonrası bir kez daha Deprem riskiyle yaşadığımızı hatırladık. Deprem ve risk deyince aklımıza ilk gelen DASK oluyor. DASK ve İzmir depremi hakkında Sigorta Acenteleri Derneği (SAB) Yönetim Kurulu Üyesi Alp Tümer‘in görüşlerini aldık.
Sigorta Acenteleri Derneği (SAB) Yönetim Kurulu Üyesi Alp Tümer
Türkiye Deprem kuşağında yer almaktadır. 8.333 km’lik kıyı şeridinin % 82’sinin Ege, Akdeniz Karadeniz ve Marmara denizi kıyısında bulunması neticesinde, çok riskli ve az riskli derecelere sahip bu kıyıların ve kara parçalarının her an 7’nin üzerinde bir deprem ve kıyılarda da tsunami oluşturacağı bilinmektedir. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nin Kasım 2020 tarihli açıklamasında Türkiye’ de son 120 yıl içinde 4 büyüklüğünün üzerinde 10 Bin 965 depremin meydana geldiğini, fay hatlarının ise çok hareketli olduğu bildirilmiştir.
İzmir Depremi’nde de tsunaminin büyük etkileri olduğu görülmüştür. İzmir depremi sonrası yapılan arazi tespitlerinde Sığacık’da 1.5 metreye varan su baskın yüksekliği, Sığacık ve Akarca’da da 5 metreye varan tırmanma yüksekliği tespit edilmiştir. Tsunaminin, Alaçatı Azmak tarafından kıyıdan 1300 metre kadar içeriye girdiği görülmüştür. Olası büyük bir depremde deniz altındaki çöküntüler nedeniyle daha büyük tsunami ve heyelanlar meydana gelebilecektir.
İzmir’deki 6.6 büyüklüğündeki deprem Türkiye’yi psikolojik açıdan oldukça etkilemiştir. Korona virüs salgını dolayısıyla kaygılar yaşayan ve belirsizliklerle baş etmeye çalışan Türk insanı İzmir depremi sonrasında ikinci bir psikolojik durumla karşılaşmış ve çaresizlik duygusunu yoğun olarak yaşamıştır.
Türk insanının özverili yardım çalışmaları, resmi kurumların her birinin hızlı gayret ve çabaları İzmir depreminde bir bütünlük içinde yürümüş ve çok iyi bir koordinasyon sağlanmıştır. Depremden birkaç saat sonra İzmir’de DASK İletişim Merkezi kurulmuş; 02 Kasım 2020 tarihinde 6500 hasar ihbar kaydı oluşmuş olsa da ilerleyen günlerde İzmir ve çevresinde 160.000 binada ve 586.000 bağımsız bölümde önemli hasarlar görülmüştür.
100 kişinin üzerinde Eksper ekibi ile hasarlı konutların inceleme ve raporlarının yazılıp, mobil cihazlardan hızlıca yollanarak hasar süreçlerinin iyileştirilmesi ve DASK sigortasına sahip vatandaşların yaralarının sarılmasına çalışılmıştır. İzmir’de devam eden hasar tespit çalışmaları çerçevesinde 45 milyon lira ödeme yapıldığı ve bu rakamın 700 milyon liraya kadar ulaşabileceği Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) yetkililerince ifade edilmiştir.
İzmir depremi DASK’ın ihtiyaç olduğunu tüm Türkiye’ ye göstermiştir
İzmir depremi ve Türkiye’nin deprem kuşağında bulunması gerçeği, zorunlu deprem sigortasının nasıl bir zaruri ihtiyaç olduğunu tüm Türkiye’ ye göstermiştir. Ülkemizde % 58 olan DASK sigorta oranının yapılacak mevzuat değişiklikleri ile tüm sigortalanabilir yapı stokunun tamamına yakınının sigortalanması sağlanmalıdır. 6.6 şiddetindeki İzmir depremi sonrasında, İzmir şehrinde, zorunlu deprem poliçesi oranı % 169, tüm Ege bölgesinde ise % 118, Türkiye’de günlük poliçe üretiminin de % 37 arttığı görülmüştü. DASK poliçesi sayesinde deprem hasarlarının ülkemize getireceği mali yükümlülüğün de Reasürans’a dağıtılması ve uzun vadeli kaynak birikimine ulaşılması çok önemlidir. Kentsel dönüşümün hızlandırılarak tüm riskli bölgelere yayılması ve mevcut riskli yapıların acilen yenilenmesi gerekliliğini İzmir depremi göstermiştir.