Nihat Kırmızı: İklim Değişikliğinde Güçlü Bir Eylem Planına İhtiyacımız Var

Covid pandemisi ve devamında yaşanan sel ve su baskınları, depremler ile beraber doğanın karşı karşıya olduğu bütüncül riskler daha da dikkat çeker hale geldi. Sigorta sektörü de hem global hem de ulusal çapta İklim Krizini gündeme alarak bu yönde çalışmalarına hız verdiler.

Son yıllarda iklim krizine yönelik politika ve çalışmalara yoğun mesai harcayan Doğa Sigorta CEO’su Nihat Kırmızı yaptıkları çalışmalar hakkında bir demeç verdi. Kırmızı, iklim krizinin risk listelerinde keskin bir yükseliş yaşadığını söyleyerek “Geçtiğimiz yıllarda geleceğin riskleri olarak gösterilen iklim krizi ve buna bağlantılı olarak aşırı sıcaklıklar ve aşırı hava olayları, artık acil olarak aksiyon alınması gereken riskler kategorisinde başta geliyor.” şeklinde konuştu.

Son dönemde küresel risk raporlarında ilk 5’te yer alan ve hızla etkisini artıran iklim krizi çevre ile birlikte sanayi, ticaret, ekonomi ve sosyal hayatta da yıkıcı hasarlar oluşturuyor. Sektörün en çok endişe duyduğu risklerin sıralandığı Banana Skins 2022 raporuna göre iklim değişikliği, listenin en hızlı yükselen riski oldu. Yapılan son araştırmada 4’üncü sıraya yükselerek ilk kez en büyük 5 risk arasına giren iklim değişikliği ve bağlantılı aşırı sıcaklıklar, acil riskler kategorisinde değerlendiriliyor. Dünya Meteoroloji Örgütü tarafından hazırlanan raporda ise 2025 yılına kadar sıcaklığın 1,5 santigrat derece artma ihtimalinin yüzde 40, gelecek 5 yıl içerisinde en sıcak yıl rekorunun kırılma ihtimalinin de yüzde 90 olduğu belirtiliyor.

İklim değişikliğinde güçlü bir eylem planına ihtiyacımız var

Sıcaklık artışının küresel boyutta tehlike yarattığına dikkat çeken Doğa Sigorta CEO’su Nihat Kırmızı, “İklim değişikliği ve beraberindeki küresel sıcaklık artışı ile mücadelede güçlü bir eylem planına ihtiyacımız var. Paris Anlaşması olarak bilinen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin küresel ısınmayı 1,5 santigrat derecenin altında tutma hedefi için küresel iş birliklerine gidilmesi, orta ve uzun vadeli hedeflerin belirlenmesi yönünde atılacak adımlar ile birlikte küresel ölçekte yaşadığımız krizlerin çözümü için aldığımız aksiyonları ve farkındalık bilincini artırmalıyız.” diye konuştu.

Munich Re tarafından yapılan araştırmada 2021 yılında küresel boyutta doğal felaketlerden kaynaklanan ekonomik hasarın 280 milyar dolar olduğu kaydedilirken toplam hasarın sigorta koruması altında olan tutar ise 120 milyar dolar olarak belirtiliyor. Hasar gerçekleşmeden sigortalı olmanın öneminin zor zamanlarda anlaşıldığını belirten Kırmızı, “Özellikle yaz aylarında aşırı sıcaklık bağlantılı olarak meydana gelen yangın ve kuraklığın yanı sıra; ülkemizin birçok bölgesinde sadece kışın değil yaz aylarında da görülen aşırı yağış, sel ve su baskınlarının tarım arazisi, konut, araç ve iş yerlerine verebileceği hasarlara karşı geç kalınmadan kıymetlerin sigorta korumasına alınması büyük önem taşıyor.” dedi.

Yenilenebilir enerji yatırımları sürdürülebilirliği destekliyor

Atmosferde biriken sera gazlarının yeryüzünün sıcaklık seviyesini artırması iklim değişikliğinin temel sebebi olarak gösteriliyor. İklim değişikliğinin sebep olacağı olaylar ve bunların çözümleri hakkında konuşan Kırmızı, “Karbon salınımını azaltmazsak mücadele etmek zorunda kalacağımız yeni tehlikeler, yeni salgınlarla karşı karşıya kalabiliriz. Ülkemizin coğrafyasında mevcut olan rüzgâr – güneş – jeotermal enerjilerine sağlanacak ek teşviklerle iklim değişikliğinden en az etkilenebilecek ülkeler arasına girebiliriz. Sıfır karbon hedefi ile yenilenebilir enerji noktasında yapılacak yeni yatırımlar sürdürülebilirliğe destek sağlarken Türkiye ekonomisi ve sigorta sektörümüzün de büyümesine pozitif ivme kazandıracaktır” açıklamalarında bulundu.

Afet kaynaklı maddi hasar riski çok yüksek

Kırmızı, meydana gelme ihtimali en yüksek risklerden birinin afet kaynaklı maddi hasarlar olduğunu dile getirerek “Süregelen iklim krizinin de etkileriyle yangın, sel, su baskını, dolu, aşırı yağış vb. olaylarla daha sık karşılaşmaya başladık. Bu gibi afetleri önceden tahmin etmek zor olsa da alınabilecek önlemlerin başında sigorta geliyor. Doğa Sigorta olarak hasar sonrası ödemeleri hızlıca gerçekleştirerek sigortalılarımızın hayatına kaldığı yerden devam etmelerinde destek oluyoruz. Kasko sayesinde araçlardaki hasarın giderilmesiyle birlikte mini onarım, ikame araç, yol yardım gibi hizmetlerimiz sigortalının hayatına sorunsuz bir şekilde devam etmesine yardımcı oluyor. Avantajlı ve ayrıcalıklı hizmetler sunduğumuz Doğa Optimum Kasko ile yüksek hizmet kalitemizden ödün vermeden Türkiye genelinde özel anlaşmalı Doğa Optimum Servislerde 2 Yıl Garantili Hizmet, Hasarsızlık Koruma, İkame Araç ve Vale Hizmetleri, 7/24 Araç Kabul Kolaylığı ve Ozon + Antibakteriyel Sterilizasyon Paketi hizmetlerini değerli sigortalılarımıza sunuyoruz.” şeklinde konuştu.

Doğa Konut Paket Sigortası’na sahip olan sigortalıların poliçe teminat kapsamında yer alan hasarını karşılarken bunun yanında boya, badana veya dekorasyon masrafları, konut yardım hizmetleri, hasar nedeniyle yapılacak ikametgâh değişikliği masrafları teminatlarına da sahip olduklarını söyleyen Kırmızı, “KOBİ Paket Sigorta Poliçesi, yangın, sel veya su baskını, dolu, fırtına, kar ağrılığı, alçıpan tavan çökmesi gibi hasar durumlarında tam güvence sunarak işinizi koruyor.” dedi.