Sigorta Sektöründe Dijital Dönüşümler Insurtech Girişimlerini İvmelendiriyor
Sigortacılık sektöründe yaşanan dijital dönüşüm sayesinde, insurtech girişimlerinin küresel ölçekteki pazar payı büyüklüğünün 6 yıl içinde 60 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Yerleşik sigorta şirketlerinin bu gelişmelere uyum sağlama konusunda aceleci davranmadıklarını belirten Av. Onur Küçük, “Yapay zekâ teknolojileri, insurtech girişimlere, müşterilerine ait birçok veriyi işleme ve kişiselleştirilmiş ürünler sunma imkanı veriyor. Bu gibi durumlarda kişisel verisi işlenen kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlaline sebebiyet vermemek adına KVKK’ya ve kurul kararlarına uyum sağlanması önem arz ediyor. Teknoloji yaratmak ve teknolojiden yararlanmak için geliştirilen farklı iş modellerini ve bunların gelecekte sektörü nasıl etkilediğini görmenin, hepimiz için çok ilginç olacağına inanıyorum. Buradaki kritik nokta; bu süreçlerin her zaman hukuki açıdan detaylı şekilde değerlendirilerek yönetilmesi gerektiğinin unutulmamasıdır” dedi.
Sigortacılık sektöründe yaşanan dijital dönüşüm, insurtech girişimlerinin hızla büyümesini sağladı. “Sigorta” ve “teknoloji” kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkan insurtech kavramı; iş süreçlerinde, veri analizi, nesnelerin interneti, yapay zekâ ve benzeri teknolojilerin kullanılmasını kapsıyor. Insurtech girişimler, sektörde ürünlerin daha rekabetçi bir şekilde fiyatlandırılmasını sağlıyor. Bütün bu gelişmeler çerçevesinde, insurtech girişimlerin küresel ölçekteki pazar payı büyüklüğünün 6 yıl içinde 60 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Geleneksel sigortacılık anlayışına dayalı şirketlerden farklı olarak, insurtech tabanlı şirketler risk gruplarını belirlemek için temel verileri kullanıyor. Sigortalılara ait arabaların coğrafi konum takibini ve akıllı bileklik aktivitelerini analiz ediyor. Buna benzer her türlü cihazdan gelen girdileri kullanarak daha iyi tanımlanmış risk gruplarını oluşturuyor. Risk gruplarının belirlenmesi ve doğru fiyatlandırma modelleri için derin öğrenme eğitimli yapay zekâ (AI) kullanılıyor. Karekod ile teklif alma özelliği sayesinde sürücüler araç ruhsatlarındaki karekodu okutarak hızlı bir şekilde kendilerine uygun araç sigortasını seçebiliyor. Hayat sigortası yaptırmak isteyen kullanıcılar, başvuru veya poliçelerinin yenilenmesi gibi hizmetleri mobil uygulama üzerinden alabiliyor. Ekspertiz yardımı gibi hizmetlerde görüntülü görüşme uygulamaları bir yandan süreci kolaylaştırırken diğer taraftan da maliyetleri azaltıyor. Kişisel özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş, kendisine en uygun teklifi alan müşteri, poliçe ödemelerini, kredi kartı ve mobil imza ile sisteme dahil olup kolayca yapabiliyor.
KP Law Kurucu Ortağı Av. Onur Küçük;
“Sigorta sektöründeki yenilikçi adımlar, finans sektörüyle karşılaştırıldığında daha yavaş ilerliyor”
Sahip olduğu bütün bu avantajlara rağmen insurtech girişimlerinin çoğunun, sigortacılığı ele almak ve katastrofik riski yönetmek için hala geleneksel sigorta şirketlerinin yardımına ihtiyaç duyduğuna vurgu yapan KP Law Kurucu Ortağı Av. Onur Küçük, “Sigorta sektöründeki yenilikçi adımlar, finans sektörüyle karşılaştırıldığında daha yavaş ilerliyor ve yerleşik sigorta şirketlerinin uyum sağlama konusunda aceleci davranmadıkları görülüyor. Ancak yine de rafine model ve kullanıcı dostu bir yaklaşımlar, tüketicilerin ilgisini çektikçe, yerleşik oyuncuların insurtech fikrine ısındığını ve bazı yenilikleri satın almakla ilgilendiğini görüyoruz. Sigorta sektörü, yasal anlamda çok katmanlı bir yapıya sahip ve yüksek düzeyde regüle edilen bir endüstri. Türk hukukunda, sigorta alanında, özellikle pandeminin etkisiyle de bir dizi değişiklikler yapıldı. Örneğin, Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğin 5’inci maddesinde bilgilendirmenin dijital ortamda yapılmasına olanak sağlandı. Bu değişiklik, sigorta sözleşmelerinin mesafeli olarak yapılması durumunda, kalıcı veri saklayıcının banka kartı veya kredi kartı ile yapılan ödemelerin güvenliği için 3DSecure sistemlerini kullanmasına imkân tanıdı. Tarafların fiziki ortamda bir araya gelmesinin mümkün olmadığı hallerde nakledilen bilgilerin kısa mesaj veya e-posta gibi ortamlarda kaydedilmesini mümkün kılan kalıcı veri saklayıcısı, ilgili mevzuatlar aracılığıyla farklı birçok hizmetin uzaktan verilmesinin temellerini oluşturdu. Hasar anında ekspertiz işlemlerinin uzaktan yapılmasını ya da sağlık sigortaları kapsamında uzaktan muayene hizmeti verilmesini bunlara örnek gösterebiliriz” dedi.
Kişisel verisi işlenmesinde temel hak ve özgürlüklerinin korunması gerekiyor
Sigorta şirketlerinin insurtech metodolojilerine mesafeli yaklaşımında kişisel verilerin gizliliğinin sağlanmasındaki çekincelerinin önemli bir yer tuttuğunu da belirten Av. Onur Küçük sözlerini şöyle sürdürdü; “Müşterinin dur işaretlerinde gerçekten durup durmadığını algılayabilen izleme cihazları, müşterinin konumunu, ziyaret ettiği yerleri ve bu konumlarda ne kadar kaldığını da takip ediyor. Bu takip sonucunda da yapay zekâ teknolojisinin kullanılması ile birçok verinin işlenmesi söz konusu oluyor. Bu gibi durumlarda kişisel verilerin işlenmesinde, temel hak ve özgürlüklerinin korunması adına KVKK’ya ve kurul kararlarına uyum sağlanması önem arz ediyor. Örneğin işlenen verilerin ilgili mevzuatta öngörülen amaç ve süre kadar muhafaza edilmesi, elde edilen verinin anonimleştirilmesi ile elde edilen sonuç arasında bir fark bulunmuyorsa anonimleştirme yoluna gidilmesi gerekiyor. Insurtech ile işletmeler, daha az parayla daha iyi bir müşteri deneyimi sunabiliyor. Bu da bir kazan-kazan modeli yaratıyor. Teknoloji yaratmak ve teknolojiden yararlanmak için geliştirilen farklı iş modellerini ve bunların gelecekte sektörü nasıl etkilediğini görmenin, hepimiz için çok ilginç olacağına inanıyorum. Buradaki kritik nokta; bu süreçlerin her zaman hukuki açıdan detaylı şekilde değerlendirilerek yönetilmesi gerektiğinin unutulmamasıdır.”