Türk Sigorta Sektörünün Yarattığı Kamusal Dışsallıklar
Türkiye ekonomisinin en büyük yapısal sorunlarından biri, tasarruf oranlarının düşüklüğü ve imalat sektörünün yüksek girdi bağımlılığından kaynaklanan cari açık problemidir. Ekonominin büyüme hızının arttığı dönemlerde büyümenin finansmanı için dışsal tasarruflara ihtiyaç artmakta ve cari açık beslenmektedir. Cari açık TL’nin değersizleşmesine ve kur geçişkenliği ile bir diğer önemli sorun olan enflasyonun yapışkanlığına ve kalıcı olmasına yol açarken ekonominin kırılganlığını arttırmaktadır. Ekonomik krizler arasındaki süre gittikçe kısalmakta ekonomik öngörülebilirliğin süresi kısaldıkça yatırımlar düşmekte ve işsizlik kalıcı hale gelmektedir. Enflasyon yaratmayacak ve işsizlik oranlarını düşürecek sürdürülebilir büyüme için, önemli şartlardan birisi de yatırımlar için gerekli fonların bulunabileceği derinleşmiş finansal piyasalardır. Güçlü finansal piyasalar için bankacılık sektörünün yanı sıra sigortacılık sektörünün de gelişmiş olması gerekir. Sigorta sektörü tasarruf oranlarını güven ortamını toplumsal dayanışmayı, uluslararası ticareti, yatırımlar için gereli olan fon arzını, istihdam kapasitesini arttırarak ekonomik büyüme ortamına önemli katkı sağlama imkanına sahiptir. Ayrıca Türkiye ekonomisinin gerek nüfus yapısının gerekse potansiyel büyüme kapasitesinin elverişli olması sigorta sektörüne doğrudan yabancı yatırımcılar için de cazibe merkezidir. 2004-2020 yıllarında Türk sigorta sektörüne 8,1 milyar ABD dolarlık yabancı sermaye girişi olmuştur.
Sigorta sektörünün küresel milli gelire oranı %6 civarındayken Türkiye bu oranın çok gerisindedir. Bu oranın yükseltilmesi ancak sigortalanma oranının artması ile mümkündür. Türkiye’de sigortalanma oranını artırma potansiyeli mevcuttur. Bu gelişimi etkileyen unsurların ekonomik, kültürel ve kamu kaynaklı olduğu görülmektedir. Ekonomik unsurlar büyüme, gelir düzeyi, kentleşme oranı ve çalışan nüfustur. Türkiye ile aynı gelir grubunda ve benzer sigorta prim üretimi olan Arjantin’de sigortacılığın milli gelire oranı yaklaşık iki kat fazladır. Bu oran İspanya’da Türkiye’nin üç katından fazladır. Türkiye’nin sigortanın milli gelire oranı gelişmekte olan ülkelere göre bile düşük kaldığından; uluslararası sigorta şirketlerine yatırım cazibe merkezi haline gelmiştir.
Sigortacılık sektörü 2010-2019 dönemi yıllık ortalama %20 büyümüştür. Sigorta sektörü 2020’den itibaren ekonomik büyüme artışı üzerinde gelecek 5 sene boyunca yıllık %20 veya 10 sene boyunca yıllık %10 büyüme ile prim üretimini reel olarak iki katına çıkabilecektir. Böylece Türkiye Prim/GSYH oranını %1,5 dan %3 yükselterek, gelişmekte olan ülkeler ortalamasına ulaşacaktır. Aynı projeksiyon ile bir sonraki 5-10 yılda %3’ten %6’ya gelerek dünya ortalaması yakalanabilecektir. Gündemde olan tamamlayıcı emeklilik sisteminin oluşturulması; kamu ve düzenleyici otoriteler ile daha yakın çalışılması ile sektörün oynayacağı rolün etkinleştirilmesi sektörün toplam büyüklüğünün 2024 yılında 300-350 milyar TL seviyesine ulaşması hedeflenebilir. Kamu kurumlarının etkin desteği ile Türkiye’nin sigortalanma oranı açısından pozitif ayrışan bir ülke olarak konumlanması mümkündür.
Ekonominin geneline yayılacak olan pozitif etkisi sebebiyle gelişmesi için desteğe ihtiyacı olan sigorta sektöründe devletin etkin rol oynaması serbest piyasa işleyişine uymamakla birlikte toplumsal yarar açısından önem kazanmaktadır. Kamu sigorta sistemindeki büyüme politikasının önemli ögesidir ve sigorta paydaşlarının birbirleri ile ilişkilerinde düzenleyici ve denetleyici rolü ile; sistem işleyişinde büyük bir etkisi bulunmaktadır. Türkiye’de 2019-2020 yılları arasında büyük bir kamu reasürans şirketi ve kamu sigorta şirketlerinin birleştirilmesi ile devletin sektördeki lider şirket rolü başlamıştır. Kamunun pazar yapıcı şirketlerinin sigortalanma oranının yükseltilmesinde önemli bir etkisi olacaktır. Yapılamayan sigorta türleri için havuzlar, zorunlu sigortalar için kontrol mekanizmaları, sigortalının sisteme güveninin sağlanması uygulamaları; kamu desteği ve denetimi ile yapılmalıdır.
Devletin düzenleyici ve denetleyici rolünün önemi özellikle pandemi krizi sürecinde anlaşılmış olup ekonomik sistemi yönlendirebilen ve politika üretim ile uygulamasında başarılı olan ülkelerin süreci daha iyi yönettiği gözlemlenmiştir. Türkiye ekonomisinde de özellikle sigorta sektörünün yarattığı dışsallıkların topluma yaygınlaştırılabilmesi için uzun dönemli politikalara ve kamu tarafından oluşturulacak düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Kaynakça: Sigorta Sektörünün Yarattığı Kamusal Dışsallıklar, Hakan ÖZCAN, Zeynep ÖKTEN, İbrahim UZPEDER, Doğuş Üniversitesi Dergisi, Haziran 2021